Bu kitap beni çocukluğuma
götürdü önce, göçmen muhacir kavramlarını duyduğum ilk yıllara….
Sarışın, mavi gözlü yaşlı
teyzelere... Bu teyzeler ağızlarının içinde bir şey varmış da yavaşlarsa düşecekmiş gibi hızlı konuşurlardı.
Bembeyaz saçlarının arasındaki limoni sarı gölgelerden anlardınız eskiden nasıl
da sarı saçları olduğunu, yüzlerine oturtulmuş masmavi gözler, porselen
kıvamında bembeyaz ten ve minik vişne rengi dudaklarıyla; o gençliklerinin
baharında aşklarını en deli, acılarını en dipte, mutluluklarını en zirvede
yaşadıkları yıllardan ellerinde bir bunlar kalmıştır. Mahalledeki muhacir Ayşe
teyzeler, yine gençliğinden sadece mavi gözlerini, beyaz tenini, saçlarında
limoni gölgelerini ve titreyen ellerini getiren Hasan amcalar; aslında
giyimiyle, haliyle tavrıyla bizden çok farklı değillerdir çocuk aklımda….
Ama genç kız olup
mübadelede Yunanistan’ın bir köyünden taşınan bir ailenin oğluyla, yine o
dönemde Girit’ten göçe zorlanan bir ailenin kızının evliliğinden hayat bulan bir
erkeğe gönlünü kaptırıp o kültüre gelin gidince anladım ki aynı denize bakan
karşılıklı iki toprak parçasının insanlarının her şeyi aynı, her şeyi farklı.
İçine kapanık, kendi kültürünü yaşatmak için
inat eden bu ailenin, aslında sadece buna sahip olduğundan bu kültürle övünüp,
bu kültürle yaşayıp hep geçmişten bahsederek benliğini, arada kalmışlığını
koruma telaşında olduğunu bugün 10 yıl sonra fark ediyorum.halbuki Biz taa eskilerden Anadolu da kök salmış, dedeleri, dedelerinin
dedeleri bile buralarda doğmuş şanslı insanlar; kendi kültürümüzü, adetlerimizi
bu kadar sahiplenemeyiz çoğu zaman. Çünkü bizi onlardan koparmaya, zorla
topraklarımızdan alıp başka topraklara sürmeye çalışmamıştır kimse… Tabi ki
bizleri bu topraklarda yaşarken buralara sahip olmak için rahatsız
edenlerin sayısı azımsanamaz ama o zamanda yine gururla anlatırız bu
gündeki insanlara ''Dedem Çanakkale’de,
Yunan işgalinde, Sakarya’da, İzmir’de, Manisa’da, Aydın’da, Muğla’da savaşmış
diye… Ve ne mutlu ki bu savaşları veren atalarımız hep galip gelmişler. Toprağımızdan kopmamıza, başka
kültürlerde asimile olmamıza izin vermemişler. Vermemişlerde; işte o büyük
kahraman dedelerimizin zaferlerinden sonra mübadele dönemi muhacirleri
topraklarından koparan, aslında yıllarca
Müslüman olmayanların arasında Müslüman kalarak gurur duyan Rum ellerindeki
Türkleri buraya ana vatana; yine burada Müslüman ülkede Hıristiyan kalarak
kendince gururlanan Rumları da Rum eline geri göndermeyle sonuçlanmış.
Gelenler görmüşler ki
Türkler ama Türkçe konuşup anlaşmak zor. Buradakiler daha Türk belki daha
Müslüman, gidenlerde görmüşler ki oralar daha Rum daha Hıristiyan…
Artık herkes ana vatanında madem nedir
problem? Nedir mübadelenin amacı bu insanların daha mutlu, daha huzurlu, daha
güvende olması mı? O zaman toprağı malı, mülkü, evi barkı, belki de sevdiği
geldiği yerde kalan insanın nerede
huzuru, nerede mutluluğu, nerede güvenliği? Zaten yollarda telef olup canından
olanların kalanlarda açtığı yaraların kapanması bir ömrü olmaz mı? İşte bunları
düşünüyorum şimdi; bir kere eşimin anneannesiyle konuşurken yıllar sonra
Girit’e gitme fırsatı bulduğunda nasıl hissettiğini sormuştum. Sadece hafifçe
gülümsediğini hatırlıyorum. Vereceği cevabın beni de onu da tatmin etmeyeceğini
anladığından olsa gerek diye düşünüyorum şimdi.
Eee nerde kalmıştık bugün
Canan Tan’ın romanı Hasret’ten bahsedecektim size… işte Hasret’te böyle bir
roman mübadelede yarım kalmış bir aşk, babasız kalmış bir çocuk ve vatan neresi
diye sormadan duramayacağınız bir olaylar zincirinin içinde bulacaksınız
kendinizi. Kah kahrolacaksınız
Patricia’ya, kah nefret edeceksiniz Tacettin’den, kah acıyacaksınız
ikisine, kah yorulacaksınız üzülmekten bu acıklı hasret hikayesine….
Canan Tan üslubu ve ele
aldığı konularla gölüme taht kuran usta kalemlerden benim elimdeki bu kitap
yazardan imzalı ve değeri gönlümde kat be kat artıyor bu sebeple.
Bu yarım kalmış hikayeyi okuduğunuzda
elinizdeki tamamlanma imkanı olan her hikayeyi mutlu bitirmek için gücünüz
olduğunu hatırlayacaksınız.
Kolumda damar yolu açıkken okudum kardeşim...Damar yolumu doktorlar, hayata farklı bir pencereyi daha sen açtın... tşk.ederim.Yüreğine Sağlık
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim yorumun benim için çok değerli ��
YanıtlaSil