Kandırdııımmm!!!! diye çığlıklar atardım çocukken, hatırlıyorum. Olmamış
bir şeyi olmuş gibi gösterip karşımdakinin de buna inandığını görmek adeta
egomu okşardı. Kendimi ulaşılmazı elde etmiş ve bunu yeteneğim sayesinde yapmış bir dahi, üstün varlık gibi görürdüm. Aldatmak
dediklerinde de aslında yine böyle bir şey canlanıyor gözümde hemen. Ne de olsa
aldattığınız kişiye onu sevdiğinizi söyleyip ,onun arkasından iş çevirdiğinizi
belli etmeyerek onu kandırıyorsunuz. Ne kadar artık yetişkin bir birey olsanız da
bu kez sevinç nidalarınızı içinizden atıyorsunuz.
Benim için aldatmak fikri
tamamen bundan ibaret işte.. Kısa ve öz... Sevgilini ya da eşini aldatan herkes
kendisine ait özgün bir sebep sunsa da aslında her şeyin temelinde üstün
dehasını kullanarak karşısındakini alt etme isteğinin yattığına inanıyorum. Bugün
partnerinden ilgi görmediği için aldattığını ileri süren biri de aslında içten
içe '' Beni artık ilgi çekici görmüyor olabilirsin, hatta ilgini benim üzerimde
toplamaya değmeyecek olabilirim senin gözünde, ama bak benimle de ilgilenen birileri
var. Hatta beni artık öyle hafife alıyorsun ki senin gözüne baka baka bunu
yapacak kadar yeteneğe ya da zekaya sahip olduğumu bile göremiyorsun'' demenin
bir yolunu bulmuştur. Yani aslında çoğunun söylediği gibi tatmin olmaktır amaç
ancak burada katılmadığım tek düşünce bu tatmin olma isteğinin maddi olduğudur.
Çünkü bence aldatan kişilerin öncelikli doyurmak istedikleri yönleri manevidir.
Ve bu kişisel tatmin açlığı kanımca karşılanmadığında kişilerin içine
düşecekleri boşlukları doldurmak oldukça zor olacaktır. Ben psikolog ya da
psikiyatr değilim tabi ama etrafta böyle yaygın bir durum varsa benim de yaşanan olayları bir mantık çerçevesine
alıp, aldatmaya kabul edilebilir bir yan bulmaya çalışmam normal bence..
Girişte de belirttiğim gibi
bence kişi içinde bulunduğu hangi durumu buna neden olarak gösterirse göstersin
kendine - ben öncelikli olarak bu
sebebin kişinin kendisini rahatlatmak için ortaya atıldığına inanıyorum-
altında hala işe yaradığını, talep gördüğünü ve bunu yapacak yeterliliğe ve
cesarete sahip olduğunu gösterme isteğinin yattığına inanıyorum...
Gelelim romanımıza aslında
ben daha çok yerli yazarlar okumaya yatkınım ve bunu bu kitapta daha fazla
anladım. Ben yazarın anlattığı sokakları, yaşadığı kültürü ya da zaman zaman
bahsettiği tarihi kendime yakın bulamayınca sanki tam olarak sayfalara tutunamamış
ya da hikayeyi tam olarak kafamda oturtamamış hissediyorum. Özellikle aldatan tarafın kadın olması ve bu
konunun bizim kültürümüzde karşılanma şekli arasındaki farklılık benim hikayeye
inanmamı biraz zorlaştırdı diyebilirim. Ama asıl bu kitapta gördüğüm ve bence
üzerinde durulması gereken konu insanların hiç bir zaman tam olarak doymuş
hissedemeyecekleri ve böyle dönemlerinde
karşılarına çıkacak her türlü heyecan ve risk vaat eden duruma ilgi gösterebilecek pozisyonda
olduklarını ortaya koymasıdır.
Kitabı son dönemde her
yerde çok satanlar listesinde görüp merak ettiğim için aldım . Bugüne kadar okuduğum hiçbir kitabı vakit kaybı
olarak görmedim . Bazıları beni daha derinden etkiledi diyebilirim sadece.Ve bu
kitap öyle bir etki yaratmasa da üzerine konuşulmaya değer bulduğumu ve zaten
çok kalın bir kitap olmadığından alınıp okunabileceğini söyleyebilirim. İyi okumalar..
Ben hiç kandırmadım kimseyi kendimden başka...
YanıtlaSilSon noktayı sen koymussun 😊
Sil