Yeni doğmuş her bebek başka heyecanlandırır hepimizi, alıp verdiği her nefes henüz tazecik ciğerlerinde başka anlamlar kazanır hepimiz için. Daha gidilecek çok yolu öğrenecek çok şeyi dökülecek çok gözyaşı atılacak çok kahkahası vardır… O ise tüm saflığıyla ememediği memeye çıkaramadığı gaza ağlamaktadır… Ne hoş! tüm bu yolları yürürken hayat yokuşunda olanca gücüyle tırmanırken belki hepimiz değil ama konuşmaya başladığında ‘ailem’ diyeceği insanlardan güç alacağını bildiğinden belki de onlardan birini görünce ya da hissedince verdiği tepkilere hayranlıkla bakıp iç geçiririz…. Böyledir aile hep söylenen klişe söz gelir akıllara çocuğun ailesi ilk okuludur, annesi de ilk öğretmeni.
KİBRİTLERİ ÇOK SEVEN KÜÇÜK KIZ’ı yaşadığım şehirde D&R olmadığından her bodruma gidişimde yaptığım mağaza turlarından birinde görüp aldım. Kapağındaki masumiyet, yazarı önceden tanımasam da Can yayınlarından daha önce iki kitabının daha yayımlandığını ve bu kitaptan ‘şaheser’ olarak bahsedildiğini arkasından okuyunca alıp merakımı gidermek istedim. Tanıtım yazısında bahsedilen ‘sarsıcı’ hikayeyinin beni de sarsıp sarsmayacağına bir bakayım dedim. Tek kelimeyle söylüyorum sarsıldım!
Kitap 150 sayfalık ince ve kolay okunup bitirilecekmiş gibi görünse de 150 sayfaya sığdırılması mucize denebilecek acıyı ve dramı en sade ve saf haliyle göz önüne sermiş. Okuduklarımın gerçekte yaşanmasının mümkün olmayacağı ya da olmaması gerektiğini düşünerek okumaya sevk etti beni.
Aile yaşantısının hatta aile kavramının size nasıl öğretildiği, bakış açınızın ne kadar çok kitap okusanız da kanlı canlı insanlar tarafından tasdik edilmeyen hiçbirşeyin gerçekliğine inanmanın imkanı olmadığını da en vurucu şekilde serdi gözlerimin önüne.
Cinsiyetinizi bu dünyadaki yerinizi diğer insanlara bakış açınızı yeme içme alışkanlıklarınızı vücut yapınızı doğarken yanınızda getirdiğinizi düşünebilirsiniz ancak bu kitabı okuyunca öğretilmiş bir hayat yaşadığımızı bu dünyadaki yerimizi ya da bu dünyayı anlama şeklimizi tamamen başkalarını gözünden bakıp onların kafasındakileri kopya ederek kabullendiğimizi zor olsa da benimsetti bana…
Ayrıca bu kitap tutsak olduğunuzu biri söylemezse eğer küçücük odaları dünya kabul edecek kadar basit bir beyne, tüm insanlığın o güne kadar gördüğümüz insan sayısından ibaret olduğunu sanacak kadar düz mantıkla işleyen bir idrak mekanizmasına haiz olduğumuzu da hiç zorlanmadan alıp kabul etmeme de neden oldu diyebilirim.
Hepimiz bu karmaşık dünyanın tüm sırlarını çözebilecek, Arşimet’in dediği gibi doğru noktaya konan bir kaldıraçla dünyayı yerinden oynatacak kadar güçlü hissetsek de kendimizi, aslında dünyamızın gördüklerimizden, duyduklarımızdan ve düşündüklerimizden daha fazlası olamayacağını maalesef kendi sınırımızın aslında bize gösterilenden daha fazla genişletmemizin ne kadar zor olacağını da yine bu kitabı okurken seve seve kabullenmemi sağladı…
Yani diyorum ki ben 150 sayfalık bir kitap okudum ama çocukluğumdan gençliğime 34 yıllık bir yolculuk yapıp acaba bilmediğim, yanlış bildiğim neler var? yaşadığım dünyanın ne kadar küçük bir kısmını işgal edip, ne kadarlık kısmını doğru algılayabiliyorum diye sormadan edemiyorum bugün…
Ben hep kısa kitaplardan korkarım çünkü yazar hep kısacık bir kitap da azıcık sayfaya her söylemek istediğini yazmaz. Çoğunu okuyucuya bırakır ve eğer okuduğunun hakkını veren birine denk gelirse böyle bir eser, okuyucuyu yerden yere vurur, adeta omuzlarından tutup sarsar netice de ben de işte böyle yorgun ama yorulduğuna değmiş, rahatsız, ama rehavetinden kurtulmuş yazıyorum bu satırları…
Dili oldukça sade yazılmış bir kitap olmasına rağmen ‘küçük’ bir çocuğun ağzından yazıldığından türetilmiş, gerçekte olmayan kelimeler ve sanki hızlıca yazılmış havası çok iyi verildiğinden okurken yavaşlama isteği uyandıran, tempoya yetişemeyecekmiş hissi yaratan bir üslupla yazılmış. Çevirisi oldukça başarılı olduğundan Aysel Bora tarafından yapıldığını söylemeden geçmek istemem.Yazarın okuduğum ilk kitabı olduğunu söylemiştim diğer kitaplarını da okuma listeme aldığımı önemle belirteyim :)
Keyifli Okumalar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder