9 Ocak 2015 Cuma

KAFAMDA BİR TUHAFLIK (ORHAN PAMUK)-kitap yorumu

Hepimiz zaman zaman tuhaf olduğumuzu, kimselere benzemediğimizi söyleriz... Nev'i şahsına münhasır... Haklıyız tabi ki ... Hepimiz biraz faklı, biraz tuhafız... Ama ya tuhaflık kafamızdaysa ? İşte o zaman işler değişir değil mi ? Herkes gibi olmamak güzel tabi, hatta herkes gibi düşünmemek de. Ama kafanızda bir tuhaflık olduğunu hissederek yaşamak ... İşte o başka bir şey... 
Herkesten farklı düşünmek... Ya da aynı olaylara herkesten farklı tepkiler  vermek.... Özgün olmak? Belki... Çünkü hangi olay, hangi düşünce, hangi tavır, hangi duygu sizi tuhaf yapar görecelidir. Öyle ki aslında evlenmeyi planladığınız kişiyle evlenmediğinizi fark etmek, dolandırılmak, soyulmak, sizinle aynı imkanlara sahip kişiler alıp yürürken dünya malını,  halen başladığınız noktada kalakalmak... İşte bunlar çok başka şeyler ,bunlar eğer kafanızda bir tuhaflık yoksa asla kabul etmeyeceğiniz, olur demeyeceğiniz şeyler...  Eğer ortada ya da kafanızda bir tuhaflık yoksa isyan etmez misiniz? İçten içe sizinle birlikte olan insanlara zehir etmez misiniz dünyayı? Hayır mı ? O zaman bence siz de aynı Mevlut Karataş gibi kafanızdaki tuhaflıkla yaşıyorsunuz.
Artık modası geçmiş rağbet görmeyen mesleğinizden vazgeçmeyerek çevrenizdekiler o günün şartlarında tüm fırsatları değerlendirirken arkalarından bakmak... Kolay mı? Peki göz göre göre yaşadığınız mahalle sizin hiç değişmeyen yoksulluğunuza inat,; daha kalabalık, daha keşmekeş, daha zor hale gelirken seyirci kalmak? Hatta neredeyse yaşadığınız şehirde tek değişmeyen şey olarak hayatı sürdürmeye çalışmak...  İşte bizim Mevlut böyle bir adam...
Bu zamanda ne kolay aşık olmak, ne kolay ilişkileri tüketip sonuna gelmek .Oysa Mevlut yüzüne bir kez baktığı bir kıza ölümüne aşık olup tüm hayatını ona adamaya hazır aslan yürekli bir sevgili... Ama yapılır mı Mevlut'e ? Yapılıyor işte... 
Her halükarda mutlu olmak zordur aslında, ama zoru başarıyor Mevlut; yaşadığı sefalete acıyorsunuz ilk etapta ama kafasındaki tuhaflığa da özenmeden edemiyorsunuz...  ''Elindekiyle yetinmek''  sadece Mevlut'e söylenmiş bir söz olabilir diyorsunuz. Mutluluğunu kıskanırken acısını da ta derinlerde hissediyorsunuz... Gerçekten tarifsiz...  Yıllar sonra elde ettiklerinin aslında önceden elinde olanlardan daha kötü olduğuna inanıyor Mevlut. Aklı hep Rayiha da, tek göz odalı evinde, boza güğümlerinde, yürümekte...
Ölümün yanı başında huzur bulup mezar taşlarında mutluluk arayan bir karakter Mevlut.. Dedim ya güzel adam, bir o kadar da zor; ne de olsa kimselere benzemiyor...
Doymaya geldiği memlekette yarı aç, yarı tok olmaktan memnun ömrünü tüketiyor... O şehrin tükenişine tanık olarak hem de... Zor Mevlutun işi, çok zor... Ama ona her şeyi kolay eden bir şeye sahip:  kafasındaki tuhaflığa...
Orhan pamuk'un uzun süredir beklenen romanı KAFAMDA BİR TUHAFLIK; yazarın aslında nasıl bir büyücü olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. O bir paragraflık cümleleri okurken yorulup yoruldukça devam etme isteği duymak, sürekli şaşırarak 477 sayfa okumak, eğer biri sizi büyülemediyse mümkün değil.  ama o Orhan Pamuk... Büyüleneceksiniz..
 

 




2 yorum: