9 Haziran 2016 Perşembe

KIRMIZI SAÇLI KADIN - (Orhan Pamuk) -Kitap Yorumu

Uzun bir aradan sonra yazıyorum kendime ait blogda garip bir heyacan sardı yine beni, sanki bir buçuk yıl  önceki gibi acaba okunur mu? Beğenirler mi ? Farkedilir miyim? gibi soruların aksine bu kez  seçtiğim romandan olsa gerek kelime oyunları, etkileyici sözler, bir başlangıç yapıp sonunu romana nasıl bağlarım kaygılarında n uzak yazıyorum bugün. Direkt konuya giriyorum. Öncelikle şunu söylemek isterim hiçbir romanın yazarını eleştirip yermek olmadı amacım hele de mevzu Orhan Pamuk’sa… 

Her yazdığını okumaktan büyük keyif aldığım  ve günümüzde bu topraklarda yetişmiş bu topraklarda büyümüş ve az da olsa yüz yüze gelme fırsatımın olacağına inandığım (bir kere  telefonda sesini duyma şansı yakaladığımı belirtmeden geçemeyeceğim) büyük bir yetenek Orhan Pamuk her romanında ilk okuyanlardan  olmak için ön siparişler verip sıraya girdiğim gibi ilk bitirip övgü ve saygılarımı sunmak adına bilgisayar başına oturduğumu da itiraf etmeliyim. Ancak bu defa öyle olmadı uzun zaman oldu bu kitabı okuyalı ama yazacak bir şey bulamadım. 

Yazdığı her satırı okuyup hakkındaki tüm haberleri takip ettiğim yazarın bu kitabı böyle yazmasının bir amacı olmalı diye diye düşündüm ve uzaktan bir insanı ne kadar anlayabilirseniz ben de o kadar anladım Pamuk’u. Yaşadığınız ülkede anlaşılamamak en büyük acı olsa gerek.  (hayır tahlil falan yapmayacağım). Sadece sanki Pamuk bu romanlarıyla okuyucularına değil de “okumayıcı”larına bir mesaj vermek istemiş gibi hissettim ben. (Bu açıdan bakmamama neden olan bana böyle bir pencere açan Erdem Hocam’a sevgiler bu arada). Sürekli “Nasıl okuyorsun bu adamı? Ne buluyorsun bir paragraflık cümlelerde laf kalabalığı yapıp duran bir yazarda? Nasıl verildi bu yazara  Nobel? gibi eleştirilerde bulunup sabırdan yoksun olan henüz yazarın bir kitabının bile tamamen  okuyup özümsemeye üşenen okur olmanın yazarın yazdıklarının arkasındakileri görmek için enerji ve çaba gerektirdiğinin kavrayamayan herkese yazmış Orhan Pamuk. Anlayacağınız her romanında beni içime döndürüp hayattaki en basit şeyleri bile sorgulamamı sağlayan yazar bu kez benim ve benim gibiler için yazmamış. “Alın size okunacak 200 sayfa bile olmayan bir roman” demiş. Sanki sinirlenmiş yazarken çünkü ilk bölüm o kadar Orhan Pamuk kokuyor ki, diğer bölümlerde sanki vazgeçmiş kendisi olmaktan özet geçmiş adeta. Ben bir yazar değilim ya da bir eleştirmen ama ben bir Orhan Pamuk hayranıyım ve önceki verileri tekrar tekrar gözden geçirmiş biri olarak “Biraz felsefe, biraz aşk, biraz dram, biraz da cinayet koydum senin, için al da oku bak bakalım okuduğun o adamlar gibi yazsamda sen yine de anlayabilecek misin acaba demiş onu eleştirenlere adeta” :) İlk kez bir yıldan az zamanda bir roman yazmış ve bize yine demiş ki okur olmak sabır işidir, bekleyip tadına vara vara bulmaktır her satırda yazardan bir şeyler… Sabretmezsen fabrikasyon romanlar beklersen böyle olur yarım kalır cümleler, karakterler.” Ben razıyım beklemeye 5 sene on sene uzun yazın Orhan Pamuk karakterleri tanıyıp sanki günlük hayatta karşılaşabileceğim insanlarmış gibi hissetmek en büyük keyfim, beni bundan mahrum etmeyin yeter ki…

Gelelim neler okuyacağınıza: Babasız erkek çocukların hayatta yol alışına tanık olacaksınız öncelikle ve hiçbir zaman baba olamayacağına inanan babasız büyümüş bir adamın hayatı yaşanabilir kılmak adına kendine bulduğu teselli araçlarına… 

Nasıl görünmek istediğine kendisi karar veren bunu da bir gurur malzemesi olarak gören güçsüzlüğünden güç alan babasız çocuk büyütmenin zorluğuna katlanan bir kadının yaşamına da ucundan seyirci olacaksınız.. Ucundan çünkü anlatmamış yazar özet geçmiş… 
Baba oğul ilişkilerinin nesilleri nasıl etkilediğine ve bir tarafı eksik bireylerin eksik hayatlarına göz atacaksınız.. 
Eğer bir efsaneye ne kadar fazla inanırsanız hayatınızın bir noktasında onun hayatınızdaki tek gerçek olarak karşınıza çıkabileceğine de isterseniz inanacaksınız… Zaten ne diyor pamuk: “Samimiyet istiyorsanız başka romancıları okuyun. Ben çok gayrısamimiyim; hilem samimiyetsizliğimi samimiyetle yapmaktır.”


Keyifli okumalar….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder