9 Aralık 2015 Çarşamba

MİDDLESEX (JEFFREY EUGENIDES) -kitap yorumu

‘Sen erkeksin, ben de kızım’ dedi küçük çocuk; sarı bukleleri başak tarlasına vuran gün ışığı  gibi ışıklar saçıyordu. Karşıdaki kara gözlü, tombulca oğlan atıldı hemen ‘ben de erkeğim, zaten benim pipim var’.  Dört bilemedin beş yaşında iki çocuğun kulak misafiri olduğum bu sohbetleri düşürdü aklıma bu kitabı… Cinsel kimliği öğretilmiş iki küçük çocuk bugün yaptıkları  bu masumane sohbeti büyüyüp kocaman yetişkinler olduklarında da hatırlarlar mı bilemem. Ama hayatta herşeyin siyahla beyaz ,kadınla erkek, iyiyle kötü ya da güzelle çirkin gibi keskin çizgilerle ayrılamadığı durumlar olduğunu da öğrenmiş olurlar umarım o zamana kadar. 


Çünkü bazen yaşarken öğreniriz hayatın bizlere oynadığı oyunları; gen dediğimiz ama sırrı bugün bile bence tam olarak çözülememiş miniminicik sır küpleri gözümüzü, kaşımızı, sesimizi, saçımızı, boyumuzu, huyumuzu, huysuzluğumuzu saklar içinde ve bazıları dışardan bakınca bile onları ele verse de bazı sırlar yıllar sonra beklemediğimiz anda değil bizi, herkesi şaşırtacak şekilde saçılıverirler ortalığa. Şaşırtırlar evet herkes gibi bizi de şaşırtırlar. Çünkü biz de bilmeyiz neler saklanır içimizde, özümüzde…

Kahramanımız da böyle büyüyor öğretilmiş cinsel kimliğiyle ama bilmiyor tabi bu genler bizden önce yaşayan nesillerden alırlar sırlarını; iyi-kötü, ayıp ya da değil herşeyi getirip büyük büyük babaların, annelerin böyle insanlardı işte diye koyuverir gözümüzün önüne. Kahramanım da böyle karşılaşıyor herşeyle bir şeylerin ters gittiğini herkesten farklı şeyler hissettiğini de böyle anlıyor. 


Ama keşke herşey anlayınca olsa diyor insan, okudukça empati yapmanın imkansız göründüğü bir konu da sanki eliniz yüzünüz saçınız onunmuş gibi sanki herşey yanlış yerleşmiş gibi vücudunuza fazla geliveriyor. Ya da az… Normal sınıfında olan insan grubununun varlığının fazlalığı normal olamayan insanların varlığını yok saymaya neden değildir. Gerçi normal dediğimiz şey nedir?  o da tartışılır… 


Hiç birimize sorulmadı kimin oğlu ya da kızı olacaksın… Hatta kız mı erkek mi olacaksın.. Boyun ne kadar olsun? Nasıl bir vücut  tipi istersin? Sorulsaydı muhtemelen hepimiz uzun boylu renkli gözlü sarışın manken gibi vücutlara sahip tornadan çıkmış kadınlar ya da erkekler olurduk … Peki ya bizi hem kadın hem de erkek olabilecek organlarla dünyaya gönderip seçimi bise bıraksalardı… Cevaplar değişken tabi; belki çoğu erkek ‘kadın olmayı seçerdim’ diyecek çoğu kadının da  ‘erkek olurdum’ diyeceği gibi ama bence çok azı cinsiyetsiz olmayı seçerdi ikisine de sahip ama ikisi de değil. Ne dersiniz? Hak verir miydiniz bunu seçenlere? Kadın ya da erkek olmanın kendine has hiç bir imkanına sahip olmayan, ama aslında ikisini de içinde barındıran biri olmayı, ikisinden biraz biraz olmak yerine ikisini de reddedip insan olmayı tercih eden bir İNSAN… Çok mu karıştı kafanız? Karışmasın. Bence alın okuyun Calliopenin ya da Calli’nin hikayesini ona hak vererek, şaşırarak, bazen üzülüp acıyarak, bazen takdir edip onu çok severek okuyun… Mevzu derin çok düşünmeyin düşünmeden okuyun… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder